İncirlik Camii, ilk olarak İnönü Mahallesi'nde (Kabak Meydanı), Trabzon sancak beylerinden Süleyman Bey adına 17. yüzyılda yaptırılmıştır. İlk evrede yapılan cami kırma çatılı düz ahşap tavanlı planlıdır. Sade, süslemeden uzak bir anlayış ile planlanan yapı, mevcut hali ile 1987 yılında tamamen yenilenmiştir.
Haritada Bul
İnönü Mahallesi'nde, Kahramanmaraş Caddesi'nin güneyinde, Faruk Dranaz Caddesi'nin doğu tarafında, Fatih Devlet Hastanesi'nin batısında yer alır. Trabzon tahrir defterlerinde adına rastlanmayan yapının adının “Menazıru’l-avalim” adlı kaynakta Cami’-i Süleyman Bey olarak geçtiği görülür. 1640 yılında Evliya Çelebi, seyahatnamesinde bu yapı için “Hatunye Camiinin batısında, Kabak Meydanı’ndadır” demiştir. Ayrıca 1648 yılında Katip Çelebi ve 1817-1819 yılları arasında yazdığı seyahatnamesinde Bıjışkyan, Kabak Meydanını anlatırken: “Burada bir Türk mahallesi ve Süleyman Beyin yaptırdığı söylenen bir camii…” diyerek bu yapının varlığından bahsetmiştir. Bu nedenle yapı, Kabak Meydanı Camii olarak da bilinir.
Caminin, çeşitli kaynaklara göre Trabzon’da sancak beyi olarak görev yapan Süleyman Bey adına bir hayırsever tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bazı kaynaklarda, 1980 yılında bitirilerek hizmete açılan bugünkü İncirlik Camii’nin, yıkılan “Cami-i Süleyman Bey”in yerine yapıldığı söylenmektedir. 1963 yılı Eski Eser Fişinde Süleyman Bey Camii’nin adresi, “Kavak Meydanı Mahallesi, Maraş ve Polathane Caddeleri Kavşağında” olarak verilmektedir. Bu bilgi, Aşık Mehmet’in, Süleyman Bey Camiini işaret ederek tarif ettiği yer olan Kabak Meydanının batı ucunda, bu gün İncirlik Camii’nin bulunduğu savını desteklemektedir.
Sade, süslemeden uzak bir anlayış ile planlanan yapı için, 1963 yılı Eski Eser Fişinde, “Mimari ve sanat değeri yoksa da ibadete açık ve bakımlı bir mabed olduğundan, korunması uygundur” denilmiştir. Koruma kurulu arşivinde yer alan görsellere bakıldığında; tek şerefeli bir minaresi bulunan Süleyman Bey Cami’nin küçük boyutlarda ve kare planlı olduğu görülmektedir. Harim kısmının ortasında, harim kapısı ve mihrap aksında yer alan dört adet kolonun varlığı, yapıya ait iki farklı yorum getirilmesine neden olmaktadır. Birincisi bu kolonların, harimi örten kırma çatıyı desteklediği yönündedir. İkincisi ise Edirne Selimiye camiinde olduğu gibi, kendi kendine ayakta duran “müezzin mahfili” olduğunu işaret etmektedir. Fakat küçük boyutlu bir yapı olduğundan, bu düşünce pek olası gözükmemektedir. Plan üzerinde, yapının mahfil katına çıkış ile ilgili bir detay yoktur. Buradan, mahfil katı olmadığı anlaşılmaktadır. Caminin yapıldığı dönem dikkate alındığında betonarme değil, yığma bir yapı olduğu söylenebilir.